Dede Korkut Hikayeleri

Dede Korkut Hikayeleri

Türklerin örf ve adetlerinin kahramanlıklarının, Türk hayatının destansı bir ifade ile anlatıldığı, kökleri çok derin olan sözlü edebiyat geleneğinin ürünüdür ''Dede Korkut Hikayeleri''. Kitabın orjinal ismi ''Kitāb-ı Dedem Ḳorḳud Alā Lisān-ı Tāife-i Oġuzhan'' dır. Kitaptaki hikayeler Oğuz hikayeleri ve destanlarının bir sonucudur bu yüzden, Dede Korkut kitabı milli bir destandır. Yüzyıllar boyu gelişen bu destanlar 15. Yüzyılın sonlarına doğru yazıya geçirilmiştir. Dede korkut eserinde nazım ve nesir bir arada kullanılmıştır. Kıpçakların ve Hristiyanların Oğuz Türkleriyle yaptığı mücadelelerin, Dede Korkut kitabına konu olduğu düşünülmektedir. Ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı'nın belirlediği 100 temel eser arasında yer alır. Dede Korkut kitabının iki adet yazması vardır; bunlardan biri Dresden'de, diğeri ise Vatikan'dadır. Dede Korkut kitabı 12 hikayeden oluşmaktadır:


  1. Dirse Han Oğlu Boğaç Han
  2. Salur Kazan'ın Evi Yağmalanması
  3. Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek
  4. Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olması
  5. Duha Koca Oğlu Deli Dumrul
  6. Kanlı Koca Oğlu Kanturalı
  7. Kazılık Koca Oğlu Yegenek
  8. Basat'ın Tepegöz'ü Öldürmesi
  9. Begin Oğlu Emren
  10. Uşun Koca Oğlu Segrek
  11. Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz'un Çıkarması
  12. İç Oğuz'a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldüğü
      Yazının devamında ''Dede Korkut'' adlı karakterden bahsetmek istiyorum. Ardından ise kitapta geçen eski Türkçe veya anlamını bilmediğim(iz) kelimelerden oluşturduğum sözlüğü paylaşacağım.

Dede Korkut
  • Dede Korkutun 570-632 yılları arasında, Hz. Muhammed (S.A.V) zamanında yaşadığı rivayet edilmiştir.
  • Oğuzların Kayı veya Bayat boylarından geldiği, hem geçmişten ve hem de gelecekten haber veren, "kerem sahibi bir evliya" olduğu rivayet edilmektedir.
  • "Ozanların Piri" veya "Ozanların Başı" olarak da bilinen Dede Korkut'un, Peygamber'in hayır duasını aldığı ve Oğuzlara İslâm dinini öğrettiği de rivayet edilmektedir.
  • Oğuz Han’a vezirlik yapmış olduğu da bilinir.
  • Kopuz çalıp, hikmetli sözler söylediği rivayet edilir.
  • Dede Korkut kitabını yazarken, bir hikaye bittikten sonra çıkıp dua ettiği bilinir.
  • Korkut Ata olarak da bilinir.
  • Dede Korkut Kitabı'nın önsözünde Muhammed Peygamber zamanına yakın bir devirde yaşadığı ve Bayat boyundan olduğu yazılıdır. 
  • Kazaklar arasında dolaşan halk hikayelerinin bir kısmında onun peri kızından doğduğu söylenir. 
Sözlük


A

Ademiler Evreni: Sorumsuzluk evreni.
Ağılmak: Göklere yükselmek.
Ağmak:  Yükselmek, çıkmak.
Ahir: Son, en son.
Alar Sabah: Alaca karanlık, sabah aydınlığı, şafak sökmeden önce yalancı aydınlık.
Altı Perli Gürz: Altı kenarlı iri yaprakları olan, hastaları iyileştirmek için kullanılan ot.
Amenna ve Saddakna: ''İman ettik, inandık ve onayladık'' anlamında bir söz.
Amıt: Armut.
Arık: Zayıf, cılız, cansız.
Asa: Gömleklik beyaz bez.
Aşıt: Siper, kuytu yer.
Aşmak: Hayvanların, döl almak üzere çiftleştirilmeleri.
Avsıl: Sığırların dilinde ve ayağında görülen bir hastalık.
Aya: Sapanın taş konan yeri.


B


Bahri: Dere kuşu, ördek.
Ban: Keçeden yapılmış büyük çadır.
Banlamak: Ezan okumak
Behişt: Cennet.
Belemek: Beşik sallamak.
Belen: Tepe, sırt, dağ, dağlık, sarp yer.
Belük: Sadağın ok koyulan yanı.
Bencileyin: Benim gibi.
Berkitmek: Güçlendirmek, sağlamlaştırmak.
Beze: Zavallı, şuçlu, biçare.
Bilik: Bilin, şuur.
Binit: Binmeye özgü at.
Biserek: Tüylü ve besili erkek deve, dişi boz deve ile erkek buhur devenin
çiftleşmesinden doğan erkek deve, damızlık deve.
Boy: Kavim, halk, oymak. Bir aşiretin kollarından her biri.
Bozaç: Dişi turaç.
Börk: Başa giyilen külah, kalpak gibi şeyler.
Buğra: Devenin erkeği.
Buğur: Şimdi, bu kez.
Bukağı: Köstek, ceza kazığı ayak kösteği, pranga.
Bunlu: Gamlı, dertli başı, sıkışık.
Buzlamak: Devenin  bağırması, bağıra bağıra  ağlamak.
Bühtan: Yalan, iftira.
Büldür Büldür: Damla damla, iri iri gözyaşı.


C   

Cevahir: Elmas, yakut vb. değerli taşlar, mücevher.
Cılasın: Kahraman, yiğit, boylu poslu, delikanlı.

Ç  

Çalap: Tanrı.
Çalkara: Boz renk.
Çatlagıç: Yarık, çatlak.
Çapar Gelmek: Koşarak gelmek.
Çevgen: Eğri başlı cirit, değnek.
Çırağ: Çıra.
Çönge: Bulanık gören, kör göz.


D

Dağlamak: Kızgın demirle damgalamak.
Depegen: Tekmeleyen.
Depretmek: Sarsmak.
Dervend: Dar geçit, boğaz, küçük sınır kalesi, derbent.
Dirim: Hayat, yaşam.
Dokunç: Yüze vurma, başa kakma.
Dom: Dirençli, dayanıklı, sarsılmaz.
Dölek: Saygın, doğurgan.
nlük: Çadırın üstüne açılan delik.

   

Edik: Boğazlı yemeni, kısa boğazlı çizme.
Elce: El büyüklüğünde kopuz, telli saz.
Emcek: Meme.
Enik: Yavru kedi, köpek.
Erkeç: Üç dört yaşında erkek keçi.
Esrik: Kendinden geçmiş, sarhoş.


F

Fend: Hile, yalan.


G

Göçürmek: Kız evlendirmek.
Gödek: Kısa.
Gök: Mavi.
Gök Alan: Yeşil düzlük.
Güman: Kuşku, şüphe.
Görk: İyi görünüş, güzellik.
Gürz: Büyük topuz, ucu demir topuzlu değnek.
Güvenç: İtimat.


H

Halıce: Küçük halı.
Haramzade: Piç.
Hasım: Düşman, vuruşlardan her biri.
Hezen: Yapılarda kullanılan yuvarlak ağaç.
Hilat: Kaftan.
Hotaz: At gerdanlığı.


I

Ilkı: At sürüsü.
Inak: At çobanı.
Is: Sahip.
Işılamak: Parlamak.


İ

İçit: İçilecek su.
İkrar:yleme, tekrarlama.
İmaret: Yoksullara dağıtılan yiyecek.
İmrahor: Ahırcıbaşı, beyin ahırına bakan kimse.
İmrence: İmrenç.
İsm-i Azam: Allah'ın, Kur'an'da geçen doksan dokuz adının düzeyinde bir sıfatı.
İzzet: Değer, saygı.


K

Kabza: Silah, kılıç vb. şeylerde tutulacak yer, tutak, sap.
Kada: Dert, bela, Tanrı'nın takdirinin gerçekleşmesi.
Kakınç: Başa kakılan suç, ayıp.
Kamu: Bütün, hepsi.
Kanara: Eti yenilen hayvanların kesilip yüzüldüğü yer, mezbaha.
Kara Pulat: Kara çelik.
Karaguc: Ehlileştirilmiş, bakımlı at sürüsü.
Karavaş: Hizmetçi.
Karavat: Genelev.
Karavul: Gözcü, nöbet.
Kargış: Beddua.
Karımak: Yaşlanmak.
Kas Kas: Kahkahayla gülmek, kıs kıs gülmek.
Kaşanmak: At, eşek, katır gibi hayvanların işemesi.
Katar Katar: Sıra sıra, bir arada.
Kavat: Herif.
Kavl: Söz.
Kavraşmak: Bir birine sarılmak, tutuşmak.
Kaytaban: Deve sürüsü.
Keçim: Savaşta ata giydirilen zırh.
Keher: Kahverengi.
Kepenek: Keçeden yapılma çoban yağmurluğu.
Kırışmak: Savaşmak, bir birini öldürürcesine savaşmak.
Kımız: Ekşitilmiş kısrak sütü.
Kıvan: Erkek çocuk.
Kıynak: Pençe.
Kızan: Erkek çocuk.
Kiriş: Sinirden ve bağırsaktan yapılmış sicim(bkz. sicim)
Kocunmak: Alınmak, bir sözün, bir davranışın kendisiyle ilgili olduğuna kapılmak.
Kolan: Hayvanların karnının altından, semeri ya da eyeri bağlamak için geçirilen kayış.
Kolca Kapuz: Kol uzunluğunda kopuz, telli saz.
Konç: Çizme, çorap boğazı.
Konur: Mat sarı.
Köşek: Deve yavrusu.
Kutsuz: Uğursuz.
Külük: Tez, çabuk.
Külünk: Sivri uçlu taşçı kazması.


M

Mavlamak: Miyavlamak.
Maya: Dişi deve.
Muştucu: Müjdeci.
Mürüvvet: İnsanlık, erdemlilik, iyilik.


N

Naip: Vekil, yardımcı.
Nişan: Kanıt, delil, iz.
Nöker: Beylerin ve bey çocuklarının hiç bir zaman yanlarında ayırmadıkları arkadaşları.


O

Od: Ateş.
Oğurlayın: Hırsız gibi.
Okramak: Yem ve su gördüğü zaman atın homurdanması, hafif kişnemesi.
Ortaç: Babanın soyunu sürdüren mirasçı.


Ö

Ögeç: Üç yaşında erkek davar.


P

Paşmak: Ayakkabı, pabuç.
Pencik: Yağmalarda alınan ganimetten Han'a ayrılan pay.
Per: Dilim, kanat.
Pilon: Keşişlerin giydiği kara cüppe.
Pulad: Çelik.
Puta: Ok, nişangah.
Pürçek: Saç, alın üzerine inen saç.


S

Safa: Zevk.
Sağaltmak: İyileştirmek, sağlığa kavuşturmak.
Sağrı: Atın arka ayaklarının üzerine gelen yuvarlak yer, kalça.
Savulmak: Bir yana çekilmek, sakınmak, sıvışamak.
Sayvan: Gölgelik, saçakları olan tente.
Semiz: Şişman
Sermüze: Ev dışında çizmenin üstüne giyilen üstlük.
Settar: Tanrı'nın ad ve sıfatlarından biri.
Sicim: Keten, kenevir vb. bitkilerin liflerinden yapılan ince ip, kınnap.
Sokman: Bir tür uzun boğazlı çizme.
Soy: Deyiş, destan deyişi, makamla söylenen deyiş.
Soy Soylamak: Duyguları, düşünceleri manzum biçimde, şiirsel anlatımala, lirik bir deyişle dile getirme.
Sucu: Su yolu işçisi.
Süğlük: Şişman, tavlı.
Süsme: Boynuzlama.


Ş 

Şahbaz: Soyu belli, güzel ve gösterişli at.
Şılamak: Işıldamak, parlamak.
Şiven: Ağlaşma, ağlayarak bağırıp çağırma, yas, yas tutma.
Şorlamak: Şorul şorul akmak,
fışkırmak.


T  

Tahsin: Beğenme, taktir etme.
Tekür: Hıristiyanların egemenliğinde olan kentlerin hükümdarı.
Temren: Ok, kargı gibi silahların ucundaki sivri demir.
Tepsermek: Dudakları uçuklamak, dudakları büzülmek.
Toklu: Bir yaşında kuzu.
Toylamak: Şölen vermek, ziyafet vermek, konukları ağırlamak.
Tuğ: At kılından sorguç. Mızrak ucuna, çadır tepesine takılır, davulla birlikte taşınırdı.
Turgay: Serçe iriliğinde bir kuş, hüthüt kuşu, ağaçkakan.

U

Udlu: Saygın, namuslu.
Uran: Kılavuz, parola.
Usu Olmamak: Aklı olmamak.
Uz Kılıcı: Usta işi kılıç, hünerli kılıç.

 
Ü

Ün: Ses, bağırtı.
Üç Otuz On: Doksan.


V

Vaf Vaf: Hav Hav.

Y 

Yaşmak: Kadınların ferace ile birlikte kullandıkları, gözleri açıkta bırakan, ince yüz örtüsü.
Yavşan: Özel kokulu, acı, kaynatılıp suyu em olarak içilen bir ot.
Yedmek: Çekip götürmek.
Yeğ: İyi, ondan iyi, ondan ileri.
Yen: Elbise kolunun kenarı.
Yetmen: Gelişkin, güzel.
Yılkı: At sürüsü.
Yıltar: Tasma.
Yorga: Koşarak giden.
Yüğrük: Hızlı, taşkın, koşan.
Yüklet: Yük hayvanı, yük taşıyan.

Z    

Zarı Zarı: Sesle, inleyerek.
Zelil: Alçak, hor.
Zülfekar: Hz. Ali'nin kutsal sayılan kılıcı.

 
Kaynaklar
  • Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Celal Beydili, Yurt Yayınevi (Sayfa - 324)
  • Türk Mitolojisi Ansiklopedik Sözlük, Celal Beydili, Yurt Yayınevi (Sayfa - 321)
  • Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı, Metin-Sözlük, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara 1964, Ön Söz
  • Eski Oğuzca sözlük-gramer arası bir eser: Ed-dürret'ül-l-mudiyye fi'l-lugati't-Türkiyye, İshak bin Murad, Bilgehan Atsız Gökdağ, Seyfullah Türkmen, Akçağ, 2004 
  • tdkterim.gov.tr/bts




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder